İSTANBUL – Kamuoyunda ‘Fatih Terim fonu’ olarak bilinen, başta futbol camiasından olmak üzere tanınmış isimleri yüksek kar vaadiyle dolandıran eski Denizbank çalışanı Seçil Erzan, bugün ikinci kez hâkim karşısına çıktı. Duruşmaya katılımın fazla olması nedeniyle dosyanın yargılamasını yapan İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmayı 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunda yaptı. Buna rağmen, kalabalık salona sığmadı. Saat 10.30’da başlaması gereken duruşmaya Seçil Erzan’ın 11.00’de getirilmesi nedeniyle geç başlandı. Mahkeme heyetinin yoklamasının ardından duruşmada ilk olarak Seçil Erzan’ın savunması alındı. Seçil Erzan yaklaşık 4 saat boyunca savunma yaptı. Ardından avukatlardan gelen sorulara yanıt verdi.
YAKLAŞIK 200 KİŞİ SEÇİL ERZAN’I İZLEDİ
Mağdur yakınlarının, müştekilerin ve avukatlar ile gazetecilerin yoğun ilgi gösterdiği duruşma salonunda oturmak için yer bulmak neredeyse imkânsızdı. Neredeyse 200 kişinin izlediği duruşmada mikrofon yoktu. Ne avukatlar duyuluyordu, ne Seçil Erzan ne de mahkeme heyeti. Karga tulumba salona doluşan kalabalıkta kim gazeteci kim mağdur belli değildi. Anlaşılan bununla ilgili bir hazırlık da yapılmamıştı. Hal böyle olunca en ufak bir hareketle salonda oluşan uğultu, dikkat dağıttı, konuşmaların anlaşılmasını engelledi.
Salonun hemen hemen yarısının dikkati ellerindeki telefonun ekranındaydı. Hasbelkader Seçil Erzan’ın anlattıklarını duyan gazetecilerin ifadeleri haberleştirmesiyle dava takip edildi. Not alanlar ve pür dikkat dinleyenlerin dikkatine diyecek söz olmasa da neyi işittiklerine ilişkin bir şey söylemek epey zor olsa gerek.
‘AZ DUYULAN SESİYLE ERZAN’
Seçil Erzan az duyulan sesiyle savunmasına başladı. Kimseye “Ben kimseye ‘fon yapıyorum’ gibi cümle kurmadığını söyledi. Bu durumun da 2021’e kadar devam ettiğini işlerin renginin o tarihten sonra değiştiğini söyledi. Salonda Erzan’ın ne söylediği zor duyuluyordu. Ancak sık sık mağdurların oturduğu sıralardan itirazlar yükseldi, eller kalktı. Ancak hâkim, görmemezlikten geldi. Nedeni ise herkese daha sonra söz verileceğinin söylenmesiydi.
Bu satırlar yazılırken sanık sandalyesindeki Seçil Erzan’ın ağzından “yalvarmak”, “stres”, “tefeci”, “hayat standartları yükseliyordu” gibi kelimeler duyuldu. İddianamenin anahtar kelimelerini oluşturan bu sözcükler, meseleyi bilenlerin kafasında bir şablon oluşturacaktır.
Mahkemeye saygısından mı yoksa mahcubiyetinden mi bilinmez, Seçil Erzan duruşmaya takım elbise ile gelmişti. Konuşurken hiç teklememesi, düşünmeden konuşması dikkat çekiciydi. Ancak arkadan göründüğü itibariyle bazen elini havaya kaldırıyordu ve kalemi görünüyordu. Bu da önündeki kâğıtlarla birlikte düşünüldüğünde Erzan’ın mahkemeye dair bir hazırlığının olduğunun göstergesiydi. Her soruya tek tek cevap verdi.
BAZEN ELLERİ TİTRİYORDU
Seçil Erzan savunmasında fon demekten imtina ederken, kendi kendini düzeltip sadece Emre Belözoğlu’na ‘fon var’ demiş olabileceğini söyledi. Mahkeme başkanından gelen kimi sorularda Erzan’ın vücut dili her zaman kendinden emin bir görüntü çizmedi. Bazen elleri titredi, bazen de verecek cevap bulamayıp uzun süre sessiz kaldı.
‘FON DEMEDİM’ DEYİNCE GÜLÜŞME SESLERİ YÜKSELDİ
Salonda kimseye fon var demediğini söylediğinde “yalan” seslerine kahkahalar eşlik etti. Erzan, 200 kişinin arasında ezilmeye başlamış gibiydi. Sağ omzunun dibinde jandarma kontrolünde ifade veren Erzan, savunmasına devam etti. Bu sefer de ‘200 bin’, ‘300 bin’, ‘500 bin’ dolarlar havada uçuştu. ‘Aldım’, ‘verdim’ sözcükleriyle birlikte para konuşulduğunda mağdurların sinirlenmesi oldukça enteresan anlar yarattı. Erzan, bu anlarda pek de aldırış etmemiş görünüp saçını kulağının arkasına attı.
‘KAFAM ATIYOR’
Bu arada duruşma salonunun havasız olması bir başka problemdi. Her geçen saat sıcaklık arttı. Sükûnetle Erzan’ı dinleyen hâkim de kimi zaman sinirlenip “kafam atıyor” dedi. Seçil Erzan öyle karmaşık ve iç içe geçmiş olaylar anlatıyordu ki tehdit edildiği için zorla para verdiği kişilerden sonra tekrar para almasını hâkim şaşkınlıkla karşıladı ve “nasıl olur” diye sordu.
Erzan’ın anlattığına göre işler sarpa sarmaya başlayınca ya da en azından şüpheler çoğalınca, Semih Kaya gibi isimler bankadan şüphelenmiş. Doğrusu bankaya güvenmeyen ‘bir yatırımcı’ nasıl oldu da müdürüne güvendi? Galiba hâlâ bilmediğimiz çokça bilgi mevcut.
METROBÜS KUYRUĞU GİBİ MAHKEME SALONU
Yinelemek de fayda var. Duruşma kapısı Taksim-Aksaray dolmuşu gibiydi. Saatlerce bekledikten sonra içeri girip oturanlar şanslıydı, çünkü ayakta olanlar, ‘müsait bir yere bırakıldı.’ Duruşmanın uzun sürmesine tahammül edemeyenler bir koltuk eksiltmeye başlamıştı. İçerden çıkan kişinin yeri hemen doluyordu. Kim bilir kaç kişi kapıda bekliyordu?
Derken yanımda oturanın yerini boylu poslu orta yaşlarda bir erkek doldurdu. Muhtemelen mağdurlardan biriydi ya da yakınlarından. Telefonunda bir liste çıkardı, kurşun kalemle yazılmış. Seçil Erzan’ın dolandırdığı isimler ile karşısında miktarlar yazıyordu. Bu belgenin ne kadar ciddi olduğu Erzan’ın fona katılanlara verdiği el yazılı belgelerden hatırlayın.
SEÇİL ERZAN’IN GÖZYAŞLARI VE DURUŞMAYA ARA
Bütün bunlar olurken Erzan’ın duygusallaştığını hâkim sayesinde fark ettik. Erzan, ağlamaklı bir ses tonuyla “HTS kayıtlarıyla her şey ispatlanır. Ben banka müdürü olmasaydım insanlar bana tabi ki bana para vermezlerdi” dediği sırada aylardır bu cümleyi bekleyenler varmış gibi “işte, hıh” sesleri işitildi.
Erzan, “Arda’nın bana aldığı saati evimi basıp darbedip aldılar. İnsanlar parayı alırken ben kız kardeşleriydim, ailelerinden biriydim, Seço’ydum. Evet, mağdurlar var. Emre Belözoğlu’nun ne günahı var, parasını alamadı” dedi. Hâkim araya girerek “Ama siz aldınız” ifadelerini kullandı.
Emre Belözoğlu ile banka müşterisi ilişkisi olduğunu belirten Seçil Erzan, Arda Turan ile para alışverişinde daha yakın ilişkisi olduğunu beyan etti. Erzan, müştekilerden kimlerle ilişkisinin ne düzeyde olduğunu şöyle anlattı: “Bana iyi bankacı olduğum için güveniyorlardı. Yakın ilişkilerim oldu. Futbolcularla da oturup kalktım. Herkes bana ‘Seçil hanım’ diye hitap ediyorlardı. Bunlar bana zarar verecek ama doğruları konuşuyorum.” Duruşmaya saat 14.00’e kadar ara verildi.
YARIM SAATLİK RÖTARIN ARDINDAN DURUŞMA DEVAM EDİYOR
Duruşma yarım saatlik rötarın ardından 14.30 itibariyle devam etti. Bu sefer kapı önünde bekleyip en öne oturabildim. Seçil Erzan anlatmaya devam etti: “Ayhan Akman bir milyon dolar para aldı. Ufak tefek paralar da vardı. 20-25 bin dolar verenler daha sonra parasını alanlar oldu. Metin Taş mesela o da 500 bin dolar para aldı. Ben birilerini dolandırmak gibi niyetim yoktu.”
Hâkim ilk kimin parasıyla faiz ödemeye başladığını sordu. Erzan, uzun süre sessiz kaldıktan sonra Atilla Baltaş’ın dövizcilerinden aldığı paranın faize gittiğini söyledi. Hâkimin “kendi hesabınızdan yüksek faiz meselesini banka biliyor muydu?” sorusuna Seçil Erzan, “Müfettişler biliyordu” diye cevap verdi.
“Hesabınızdaki paraları bankaya bildirdiniz mi?” sorusuna Erzan, “Benim hesabımda aylarca milyonlarca lira kalmadı hiç. Bankanın insan kaynaklarının sorduğu sorulara cevap verdim. Ben istemeden de insanlar bana para getiriyordu. İnsanlar akrabalarının paralarını getirip ‘değerlendir’ diyordu. Ben yüksek getiri vaadiyle para istemedim ilk dönemlerde. Çok sıkışık olduğum dönemlerde yüksek kar vaadinde bulundum.”
‘NEDEN BU AŞAMADA ARAYA GİRDİNİZ?’
Müşteki avukatları, Erzan’ın bankayı koruduğu düşüncesinden hareketle, gözaltına alınmadan önce neden telefonunu değiştirip banka tarafından başka telefon verilmesi üzerine gitti. Seçil Erzan da bunun cevabının banka yetkilileri tarafından verilmesi gerektiğini söyledi. Müşteki avukatları banka yetkililerinin hangi motivasyonla Erzan’a başka telefon verdiklerini sorunca hâkim araya girdi, “nereden bilsin” dedi. Avukatlar tepki göstererek hâkimin neden özellikle bu aşamada araya girildiğini sorunca salonda bir gerilim yaşandı.
SAATLER SONRA OTURARAK İFADE VEREBİLECEĞİNE KARAR VERDİLER
Ardından Erzan’a yönelik sorularla devam edildi. Fon işleminin ne olduğu sorulunca Erzan, “Fon demedim, sistem dedim. İkisi de aynı şey. Bankada gizli işlem yapıldığından bahsettim” ifadelerini kullandı. Saat 15.40 gibi Seçil Erzan’ın oturarak ifade verebileceğine karar verildi. Müşteki avukatları ile Erzan arasındaki soru-cevap da böylelikle başladı. Soru-cevap kısmı satranç müsabakalarını aratmayan bir sahne izleniyor gibiydi. Ne avukatlar memnundu halinden ne de Seçil Erzan. Müşteki avukatları ısrarla bankanın da işin içerisinde olabileceğine dair tapeler sundu ve ne olduğunu sordu. Ancak Erzan da her seferinde bankanın bu işin içerisinde olmadığını belirten ifadeler kullandı.
HAKİMDEN DERİN BİR ‘OFF’
Hakim, “başka var mı” diye sorduğunda aynı avukattan “evet” yanıtını alınca kaşlarını yukarı kaldırıp derin bir ‘off’ çekti. Saatler ilerledikçe fısıltıların arttığı salonda dikkatler dağıldı. Avukatlar ile Seçil Erzan bir boks ringinde gibi baş başa kalmışlar intiba uyandırıyordu. Deyim yerindeyse sahnenin ışıkları Seçil Erzan ve avukatlar üstündeydi. Bu sırada salonda uykuya dalmış olan mağdur yakınları olduğu görüldü.
BANKA DA İŞİN İÇİNDE Mİ?
Karnı acıkan kimileri duruşma salonundan çıkıp birkaç dakika sonra ellerinde poşetlerle geri döndü. Bu sırada avukat Şekip Mosturoğlu Erzan’a soru sorarak banka ifadesinde ne konuşulduğunun açıklanmasını istiyordu. Erzan da cevap olarak bankada verdiği ifadesinde “Detaylı bir ifade olmadı. Kime ne verdiğimi tam hatırlamıyordum. Ancak her şeyi anlatmaya çalışmıştım” dedi.
HAKİM SICAĞA DAYANAMADI
Avukat Şekip Mosturoğlu, görüntülere rağmen Erzan’ın bankayı koruduğunu belirterek sitem etti. Ardından hâkim kısa bir ara isteyip salondan çıktı. Üstünü değiştirip geri geldi. Salonun sıcaklığı artık bunaltıcı bir hal almıştı. Erzan’a Emre Belözoğlu’ndan alınan paranın nasıl kullanıldığı sorulunca salonun genelinin anlamayacağı bir hızda cevap verdi.
TERİM AİLESİNİN AVUKATI SAHNEDE
Müşteki Buse Terim ve Murat Bahçekapılı’nın avukatı da söz aldı. Emre Belözoğlu ve İbrahim Çağlar’dan alınan paralardan bahsedildiğini ancak Buse Terim ve Murat beyden alınan paraların nasıl kullanıldığının da açıklanması istendi. Erzan, verdiği yanıtla: “Buse Terim ve Murat Beye iade yapılmadı” dedi.
İKİNCİ KEZ ARA
Bu sırada salonun sıcaklığıyla ilgili ilk itiraz hâkimden geldi ve kapının açık tutularak duruşmanın devam edebileceğini söyledi. Müşteki avukatlarının ardından sanık Erzan’ın avukatları söz aldı. Avukatlar konuşmalarında Erzan’a sorular sorarak zapta geçmesini istedikleri ifadeleri sıraladılar.
Duruşmaya ikince kez ara verildi. Bu sırada koridora çıkanlardan bazıları kendi aralarında “paralara bak” gibi cümleler kurdu. Saat 18.00’de ikinci ara da son bulunca bu kez duruşma salonuna yalnızca avukatlar ve gazeteciler alındı.